Turizm benim kırmızı çizgim. Ara ara yazarım; Turizm şunu yapalım bunu yapalım ile olmaz. Verilerle hareket etmek lazım, eksikleri tespit edip üzerine gitmek lazım diye.
Çok ağır oldu değil mi; hatta sıkıcı bir giriş.
Çanakkale’nin turizm kafasını biraz anlatayım, bir de benim kafamdan bakıver..
Ben, Çanakkale Turizminin hem şanslı hem şanssız olduğunu düşündüm hep..
Şanslı çünkü şehir ve coğrafyası keşfedilmeyi hakediyor. İnanılmaz tarihsel değerlerimiz var. Dünya çapında gözbebeği bir müzeye sahibiz. Deniz var, tarih var, yeme içme kültürü var (!), adalar var, rüzgar var, yarımadada dünyanın en şiddetli savaşı yaşanmış..
O kadar çok var var ki; kılımızı kıpırdatmasak bile Allahın lütfu değerlerimiz iyi kötü günü kurtarmamızı sağlıyor..tıpkı bugün olduğu gibi.
Şehir kahramanlarımız (!) kendi gerçekliğini cebine koyabiliyorsa turizm maşallah almış yürümüş sayılıyor. Yine aynı kahramanlar, sadece Çanakkale merkezden hareketle bir değer yaratmanın, potansiyel aramanın peşinde; kaçak güreşiyorlar anlayacağın..
Oldu bitti misali..
Çanakkale Turizm Potansiyeli mutlak suretle disipline edilmeli.
Ne demek ?
Anlatayım..
Önce bir arama konferansı yapalım diyeceğim de; yine aynı kafalar bu toplantıları yapacağı için değişen bir şey olmayacak..o nedenle demiyorum.
Ben her zaman gönüllülük esasının çok etkili bir çalışma olduğuna inandım; hala da aynı fikirdeyim.
Senin istikbal arama gibi bir derdin yoksa..
Kafan, cebini doldurma fırıldağıyla fıldır fıldır değilse..
Fikrini söylemekten korkmuyorsan; yanlış ve eksik olsa bile..
Geleceğin çıkarlarını gözeterek üzerine basa basa konuşabiliyorsan..
Bunlar ancak gönüllülük esasıyla mümkün olabilir..
Tek başına Çanakkale merkezli yapılan çalışmalar kesinlikle bu coğrafyanın potansiyelini istenilen hızda ileriye taşıyamaz. Mutlaka ama mutlaka Çanakkale coğrafya olarak pazarlanmalıdır. Sadece Çanakkale’nin kendini kurtarıyor olması ancak avuntudur..
Kadir Ağa’yı bilir misin..
Yazmıştım hikayesini; bugün ülkemizin farklı konseptlerle yarattığı otellerinde ve hayallerinde neler yapıyor. Onu da anlatayım ama bugün Çanakkale Turizmine odaklanacağız.
Geçen haftaydı..
Şehrin kahramanları turizm konuştu değil mi ?
Görüntü verdik mi verdik..
Laf olsun torba dolsun tiyatromuzun kralını yaptık mı yaptık..
Konuştuk; acayip değerlerimizin olduğundan falan sözettik mi yüzde yüz. Hadi elim değmişken biraz abartayım Ne güzeliz be fıstık gibi bir şehirde yaşıyoruz, her bir yanımız tarih kokuyor.. dedik mi hem de alasını..
Sana desem ki; Çanakkale’de iki türlü turizm var..
1 - Allahın bize lütfu bir coğrafya ve tarihsel zenginliğimiz..
2 - 20 euro’ya market gezmelerimiz..
Allahın lütfunu kısmen anlattım, şehrimizin kahramanları da anlattı zaten Turizm Haftasında..
Ben de size bildiğinizi düşündüğüm komşuda alışveriş gezmelerini anlatıyım.
Biliyorsun; yurt dışı seyahatleri için şanslıyız. Sınıra iki adım uzaklıktayız. Yunanistan ve Bulgaristan çıkışı ile Çanakkale’nin sayın çok zeki Turizmci Kafaları topluyor ahaliyi Dedeağaç’a alışveriş gezmesine götürüyor..
Dedeağaç’ta alışveriş için iki adres keşfetmişiz..
Jumbo Alışveriş Merkezi..
Burası bizim bimilyoncu mağazaların tadında alışveriş imkanı sunuyor. Her şey var. Biraz da İkea konseptinde bir yer yaratılmış. Giriyorsun, seni mağazanın her yerinde gezdiriyor. Ne ararsan var; milyoncu tarzında..
Lidl Market..
Ben diyeyim Avrupa’nın A101’i sen de BİM..
Dedeağaç’ın hem girişinde hem çıkışında konuşlandırılmış olan bu iki markete Çanakkale’nin sayın halkını günübirlik alışverişe götürüyoruz. Turizmciler olarak. Bazıları 20 euro, bazıları 25, bazıları da 30 euro..
Fiyat değişken olmakla birlikte neye göre farklılık oluyor onu bilmiyorum.
Sadece buraya mı..
Günübirlik turlar Kavala, Sofya, Plovdiv, Varma, Burgaz’a kadar gidiyor..
Meraklısına:
Sayın Turizmcilerimize önereyim; Bulgaristan’ın en görülesi yerlerinden biri olduğunu düşündüğüm – bana göre yani – Veliko Tırnova’yı mutlaka repertuvarınıza alın derim. Müthiş; ahşap işleri falan oldukça güzel. Kalesi, şehrin konumu gayet heyecan verici.
Karnavallar falan onları saymıyorum bile..
Şimdilerde bizim Turizm kahramanlarımız Selanik’in outlet AVM’si Onu Solonica Outlet Mall’ı keşfetti ve haşırt diye emekli diyarı, yeşil pasaportlu halkımıza sunuverdi. Üzerine atladık mı, atladık valla..
Sosyal Medya’da bak, şimdilerde iş buraya kaymış durumda..
Bu AVM Pazar günü kapalı..öyle sandığın gibi outlet kıvamında bir ucuzluk yok ama dedim ya; yeni keşif..Eee Selanik’te Ladadika’nın canına okuduk..bekle sıra başka keşiflere gelecek. Anlatacağım hele bi dur.
Görünen o ki; sınırdan Selanik’e kadar olan bölgeyi sanırım biz Türkler kurtarıyoruz. Kaçıp kaçıp gidiyoruz. Biz de gidenlerdeniz; vallahi yeme içmeden tut da konaklamaya kadar bizden daha ekonomik..
Bak iddia ediyorum..
Ladadika bölgesi tavernalarının hepsine gittik, yedik içtik. Tasöz Adasını maşallah hatmettik. Şimdi bizim yeni keşiflere ihtiyacımız var. Ne de olsa turizm yapıyoruz. Alışveriş turları derken yakın gelecekte aha buraya yazıyorum; Komşuda Canlı Eğlence konsepti gelecek..o da yetmeyecek; Halkidiki Yarımadasında deniz keyifleri sunulacak.
Hadi kahraman turizmcilerimizi uğraştırmayayım; Selanik’te güzel bir iki adres vereyim..
Mylos Club..
Vogue Club..
Pyle Axiou..
Her biri sabahın ilk ışıklarına kadar eğlence yaratıyor. Şovlar, Yunanistan’ın ünlü sanatçılarının sahne aldığı; vur patlasın çal oynasın durumu anlayacağın..
Çok yakında bu adreslere ful eğlence diye turlar düzenlenirse şaşırmam..
Bizim turizmden anladığımız bu..o kadar gidiyoruz, biraz da getirelim demek yok.
Değil mi..
Oysa isterdik ki; turizmcilerimiz Çanakkale’yi de satabilsinler..
Hadi Yunanistan’ı, Bulgaristan’ı; hatta Romanya’yı hatmediyoruz, bari biraz Çanakkale’yi de anlatalım. Oralara götürelim ama getirmenin de çarelerine bakalım..
Kısır Turizm Falcılığından tek sorumlu turizmciler değil; esas iddia sahibi kahramanlarımız var. Onların sırtına her ne kadar altyapı hazırlayın yükünü yüklesek de hayvan terli..gelelim kuru fasulyenin faydalarından bir türlü çıkamıyoruz..
Kamu yöneticileri, bu işin başında olanlar, siyasetçiler..
Velhasıl diyeceğim; kendi istikbalimizi değil, geleceğimizin turizm istikbalini düşünmeliyiz..
Mesela..
2013 ile 2023 arasında turizm nasıl bir seyir izlemiş.. gelen misafirlerimizi bu şehre, bu coğrafyaya getiren ne, memnun kalmış mı, kaç gün sıkılmadan bizimle aynı havayı teneffüs etmiş, bir daha gelmek ister miymiş, paket bir turizm arayışı olmuş mu..
İstatistik her ne kadar resmi yalanlar olsa da hiç yoktan iyidir..
Hadi bakalım neyimiz var. Elimizdekileri analiz edip eksiklerimizin üzerine gidiyor muyuz yoksa Turizm Haftası Tiyatrosu kurup, kahramanlarımızın kerhen oynadığı bir oyun mu sahneliyoruz ?
Lütfen bi düşünelim; ne kadar istiyoruz ?