Eskiden kölecilik vardı. Özellikle, kölelik demiyorum. Çünkü bu durum köle olarak kullanılanların ortaya çıkardığı veya tercih ettiği bir şey değil. Modern zamanlarda, giderek post modern üslupta bunun yerinin olmadığı düşünülür. En azından aleni olarak... Bunca zaman, sürüp giden düzen hemencecik, bir anda değişemeyeceğinden aynı tutumun başka yöntemlerle sürdürülmesi belli mihraklarca önemliydi. Kapitalizm... (sevgili okura w. Folkner'in 1951 nobel konuşmasını izlemesini tavsiye ederim) Günümüz modern insanı: işçi, memur ya da beyaz yakalı... hemen hepsinin zamanı, hayatı ele geçirilmiş ve kontrol altında. Haftasının 6 günü çalışıp bir gün dinlenen insanın düşünmeye, muhakeme etmeye, objektif bakabilmeye, zamanı yok. Düşünmeye zamanı olmayandan da Faucoult gibi durumlara, yapılara arkea kazı yapması beklenemez. Gelişen teknolojiyle birlikte sosyal medyanın da yatsınamaz bir gücü oluştu. Bunca karmaşa ve heyula içinde hiç olmazsa elindeki telefonla sosyalleşmeye çalışan toplum kendisine sunulan verileri paylaşmakla ve sanal yaşamakla yetinir oldu. Özellikle yeni dönem insanının sahip olduğu bilgi “ortamda pirim yapan bilgiler” edinmekten öteye gidemedi. Kendisini ifade, varlığını ispat derdine düşen kişiler, içerik olarak oluşturulan “bilgileri” birbiriyle paylaşır oldular. Bu bilgi yığını bir nevi bir havuz, kollektif bir anlayış oluşmasına da katkı sağladı. Sosyal medyadaki tercihler, paylaşımlar, beğeniler, düşünceler veri olarak kullanılabileceğinden hizmet edilen merci gene kapitalizm oldu. Kanımca, giderek tüm bu bilgiler okuma, sentez yapma, muhakeme yapma yeteneğini köreltiyor. Birine bir şey söylesem aynen cevabı almaktan sıkıldım. Bayram tebriğine bile “aynen” le cevap veren bir gurup oluştu. Ne söylediğinin farkında olmayan, kavramları birbirine karıştırıp kültürü Frenkeştayn misali bir ucubeye çeviren kuşakla karşı karşıyayız.
Bunca şikayet ve enseyi karartma... tamam da ne yapmalı? Emin değilim ama sahile vurmuş deniz analarını teker teker denize fırlatan, ne değiştire bilirsin ki diyene de son fırlattığı deniz anasını denize bırakıp bak bunun için çok şey değişti diyen adam geliyor aklıma. Yani az, çok demeyip bir yerlerden başlamalı. Bu yazıma ilham olan genç arkadaşlara teşekkür ediyorum. Hoşça Kalın