Sabah saatlerinde doğudan, uçları güneşten kızarmış lacivert obsidyenden yapılmış, taş devrinden kalma bıçak uçlarına benzeyen pütürlü bulutlar çoğalıyor. Bir gurup sığırcık aynı anda süzülerek taze sulanmış çim alanları kolluyorlar. Eskiden kuşların göçlerinden ve telaşlarından hava durumunu tahmin etmeye çalışırdım. Evimizin yanında armutluk denilen dar ve kuytu bir yol vardı. Yağmurdan sonra bu yolda yürümeyi, oynamayı çok severdim. Çok eskiden kırılmış, sırlı, rengarenk çömlek parçaları veya bozuk para bulurdum. Temmuz ayında bile yol bir dehliz gibi serin ve kuytu olurdu. Çünkü yolun üstünü kahverengi yapraklardan oluşmuş gotik kemer gibi meşe dalları örterdi. Yakın zamanda gittim gene. o devasa meşe ağaçları yok. Sahibi kestirmiş. Her biri yüzlerce yıllık dev anıtsal meşe ağaçlarıydı. Dedelerimin dedeleri onlardan palamut toplayarak geçimlerini sağlamışlar. İlk başta anlayamamıştım. Sincapların neden evimizin önüne üşüştüğünü. Epey sevimli bile gelmişti. Çocukken seyrettiğim kardeşlik ve doğa sevgisi dolu ‘cumartesi filmleri’ olurdu. Bir kunduz ya da bir ayıyla dostluk kuran çocuklara özenir benim de bir sincabım olsa ne iyi olur derdim. Aklıma tüm bu anılar geldi etraftaki koşuşan sincapları görünce. Meğer kazın ayağı öyle değilmiş.
Zavallı sincaplar evsiz kaldıkları için etraftalar. Sansarların kümeslere dadanması, çakalların köylere inip koyun avlaması boşuna değildi. Bu dengenin bozulması canımı sıksa da doğayı halen okuya bilmek beni sevindirdi. Elimden bir şeyin gelmemesi çok fena. Ağaçlar geri gelmez. Can Yücelin, Kesilen at kestanelerine yazdığı küfürlü şiirlerden mi söylemeli bilmem. Uzun zamandır yolunu gözlediğimiz göçmen kuşlar da gelmez oldu. Onu mevsim değişikliğine ve manyetik etkilere bağlamıştım. Sebebi ne olursa olsun. Doğada meydana gelen küçük bir değişiklik tüm sistemi derinden etkiliyor.
Sığırcıklar halen dönüp duruyor. Lodosla karışmış sabah denizinin kokusu dalga seslerine karışmış. Turkuaz gök yüzünün önüne yaprakları dökülmüş sadece tohumları kalmış küçük çınar ağacını getirerek bakıyorum. Şimdi havada asılı minik koyu toplar var. Opsidyenden bulutlar da aralandı. Gün iyiden iyiye doğdu. Eve gitme zamanı. Etrafa bakmalı sahip çıkmalı. Hoşça kalın.