Yerel seçime sayılı günler kaldı. Vaatler... tanıtım broşürleri ve afişler... bir kırla kıyamettir gidiyor. Hadi, amiyane temennilerden birini de ben yapayım. Hayırlısı olsun, hizmet edecek kim se o, gelsin. Hepsi çalıyor zaten. Bari hizmet eden gelsin... gelsin gelmesine de kanunen suç sayılan kınanan, horlanan mevhumlar öylesine normalleşmiş ki? kendime, aklıma yabancılaşıyorum. Nasıl mı? Örneğin iktidar partisinin belediye başkan adayı vaatlerde bulunurken hükümetin, devletin boğaz köprüsü gibi hizmetlerini referans göstererek biz bunları yaptık şehre bizi seçerseniz gene yaparız, çünkü hükümet arkamızda diyor. Bu da eğer hükümet lehinde oy çıkmazsa muhalefet lehine oy veren halkın cezalandırılacağı anlamıma gelir. Kesinlikle hem yasal değil hem de ahlaki değil. Sen bana oy verirsen ben de kaynaklardan pay veririm” diye bir yönetim, demokrasi öncesinde bile yoktu. Halkı yandaşlığa, nepotizme ve oportunizme kendiliğinden alıştıran ve iten bir tutum.
Heyecanlı, ataerkil sisteme dur diyecek, aktif, genç ve heyecanlı bir adayımız daha var. Ütopik de olsa vaatleri var. Maden işletmelerinden, termik santrallerden yeterince kirlendik. Varsın yenilikler olmasın yeter ki çevremiz, doğal zenginliğimiz bizim olsun diyenler de çoğunlukta. Ve çok da haklılar. Muhalefetin adayına ne demeli. Mazeretleri şimdiden hazır. Yukarıda dediğim gibi. “Kaynaklardan nasiplenmiyoruz önümüz kesiliyor. O yüzden çalışamıyoruz” O zaman biz bitmişiz. Çoktan eyalet sistemine geçmişiz demek ki. Oy çokluğuna göre hizmet giderse olacağı budur.
Ya halk? Ona ne demeli... başkan adayları yardımcıları, basın danışmanları, hızır paşalarla birlikte kortej halinde esnafı gezerken kırk yıl da bir namzet de olsa olası başkanla yüz yüze görüşmenin heyecanıyla bir şeyler istemeleri yok mu? İzlerken ağlamak istedim. Bir yandan tiksindim. Adaylar da öylesine alışmışlar ki bu vasat isteklere bir şey istemeseniz, hal hatır sorsanız da istek sanıp yanındakine “bunu da yaz” diye emir dağıtıyorlar. Neresinden tutsam ucu pislikli değnek diye niteleyebileceğim şu süreç bir an önce sonuçlansa da kurtulsak.
Unutmadan şunu da belirteyim. Bu kağıt ziyanına ne demeli... tonlarca ağaç heba oluyor. Allaaşkına kim okuyor bunca afişi, broşürü? Afiş mi kaldı günümüzde? Küarkod (qr kod) yapın, isteyen akıllı telefonlarıyla baksın. Yönetime gelince her şeyin tanıtımını küarkodla yapıyorsunuz ya! Bunu da öyle yapın. Biz geri dönüşümle atık kağıtlardan resim kağıtları yapmaya çalışırken durum bu olunca körler diyarında ayna satıyormuşum gibi hissediyorum. Doğaya naçizane yaptığım katkıya inancım azalıyor. Üstelik halk için yapılan bu beyhude tanıtımın masrafını da bizzat halk ödüyor. Her neyse söylenecek söz çok. Şuydu buydu... Her şeyin hayırlısı... kalın sağlıcakla...