Eskilerden bahsedip dostluk, şükran ve basiret dolu bir hikaye anlatınca yaşlı bir adam “çok yaşa delikanlı şimdilerde böyle sohbetler olmuyor. Varsa yoksa telefonlar”... dedi. Haklısı amca, herkes iyice bir birine yabancılaştı, yalnızlaştı. Sosyalleşmek diye sosyalleşmenin sanal bir haline diyorlar artık diye sosyolojik bir çıkarım dahi yaptık. Geldiğinizde dedim benim elimde işim vardı, telefon filan yoktu gördüğünüz gibi. Ama çoğu işimi de bununla hallediyorum dedim telefonumu elime alıp şöyle bir sallayarak. Ama belli bir zamanımı ayırıyorum buradaki işe belki 1 saatimi filan diye ekledim. En sonunda her şeyde olduğu gibi, bunda da önemli olanın ölçü ve karar olduğunda mutabakata vardık.
Bazı inovatif toplum bilimcilere ve ileriyi sezip fikir yürüten bilim insanlarına kalırsa daha da sanallaşacak ve daha da yapay zekaya bağımlı hale geleceğiz. Örneğin yakın zamanda 2000 yıldır insanlığın “Marsta oksijen sorununu” aylar içinde, bir yapay zekalı robot kimyager çözdü. Bu neden mi önemli? Bir gün gezegenimiz dışında başka yerlere gitmemiz gerekirse bu en yakın ve bizimkine birazcık benzer konumda olan Mars’tan başlayacak deniyor. Tabi çok ince atmosfer, b8zim felaket olabilecek hava şartlarını, oksijen ihtiyacı gibi sorunları çözebilirsek. Rus bilgin Kardeşev’in ortaya attığı ‘kardeşev’ ölçeğine göre insanlığın belli seviyelere ulaşması belirli miktarlarda enerjiyi kontrol etme ve kullanabilme kapasitesine bağlı. Peki tüm bunların cep telefonuyla ne ilgisi var. Doğrudan bir ilgisi yok tabi ki. Ama insanları yapay zekaya aşina hale getirdiği de kesin.
Bu gidişle enerjiyi, kuantumu, evreni yıldız fallarına ve büyüye indirgeyen ezoterik, mistik akımlardan daha fazla ortaya çıkacak gibi görünüyor. Çünkü insanlık sanallaştıkça, bilimsel buluşlar hayatımızı kolaylaştırsa bile mana arayışımız da ona keza çoğalacak. Hayatımıza yeni mana ve yeni anlatılar uydurma ihtiyacı duyacağız. Gerçeklik ve sanallık arttıkça dengeleme ihtiyacımız doğacak. Soyutlamak ve kurgulamak isteyeceğiz.
Burada sanat devreye girecek gibi... Sanat bize yeni çözüm yolları sunarken, dengeyi kurabilmemize, yaşamımıza anlam katarken haz ve mutluluk ihtiyacımıza cevap verecek tek şey.
19. YY. sanayi devriminde ortaya çıkan üretim fazlalığı ve boşa çıkan insanlık yeni kavramlarla tanışmıştı. filanörlük, bohemlik, aylaklık vs. Sanatın da atık müzelerde yüzüne bakılan bir obje değil de hayatın içine girmesi gereken bir olgu olarak algılanması gerekiyordu. Şu günlerde bize normalmiş gibi gelen pratik tasarımları o zaman ortaya çıkan Bauhaus ekolü sanatçıları tasarlamışlardır. Bildiğimiz ünlü ev eşyaları yapı marketinin adı 19. Yy. Da yeni tasarım ve sanat ekolünün adıydı. Peki şimdi ne olacak toplumdan daha da uzaklaşıp bir ucube haline gelen yapıt, gösteri, enstalasyon ve kurgularla bunun olamayacağı kesin. Daha gerçekçi, insana fikren ve duygu olarak katkılar ve sıçramalar sunarken estetik haz yaşatacak bir kurgu lazım. Sanatın var oluşu tamda buyken bizi yabancılaştıran sanal aleme bütünüyle ram olması kanımca bir çelişki. Peki benim gibi düşünen sanatçılar ne mi yapacak? Bakalım... bekleyip göreceğiz.
Hoşça kalın