Belediye Başkanı Muharrem Erkek, bayramın hemen ertesi günü – Cumartesi – birim müdürleriyle bir toplantı yaptı. Bu toplantıya basın pek ilgi göstermedi; ne konuşulduğunu merak etmedi. Bizim Gazete Başkanın konuşmasından çok kısa bir kesit aktarmış..
Habere göre siyasi kulislerin yanı sıra toplantıya katılan müdürler başının zoru ne bayram günü toplantı yapıyorsun gibisinden içine konuşmuş..
Valla, bayram bayram yapılan toplantıya müdürler değil, her Allahın kulu eleştiri getirme hakkına sahiptir; hatta toplantı yapılmasına bile ne gerek var diyebilir..
Kalem’in haberinden devam edelim..
Ne demiş büyüklerimiz; lafın tamamı ahmaklara söylenir..
Başkanın aklında bu söz varmış ki; kalkıp yerli yersiz kurumun araç-gereçlerini keyfi kullanmayın, yoksa üzerim demek yerine kendinden bir örnek vererek Ben Güzelyalı’da oturuyorum, gelip giderken kendi aracımı kullanacağım demiş..
Güzel hareket..
Balık baştan kokarmış ya..
Demek ki; Başkan bu konuda hassas..
Ayrıca yürüdüğü ipin çok ince olduğunu biliyor..
İp bu belli mi olur..
Çok dinlemeli, herkesi dinlemeli..
Buraya kadar olan kısmı haberlerde okudun. Ben haberde geçen konuşmadan gayrı başka bi vaziyete dikkat çekmek istiyorum..
Bak ismini açıklamam; hiç sorma..
Meraklısına:
Ben açıklama diyorum ama muhtemelen Belediye’de cümle alem kronometreci müdürü biliyordur; hatta kronometreci müdürü başkan da biliyor olabilir. Valla kim bilir kim bilmez orasını ben re bilmem..
Belediye Başkanı Muharrem Erkek konuşmaya başladığında müdürlerden biri kronometre başlatıyor, konuşmasını bitirdiğinde kronometre 19 dakikayı göstermiş..
Kısa bi konuşma sayılır..
Meraklısına:
19 dakika’nın sırrı nedir dersen; iletişimcilere göre ideal süre. Pek çok panelde, ciddi tartışmalarda süre genellikle 10 ila 20 dakika sınır konur.
19 Dakika kitabının yazarı bu süre ile ilgili bakın ne demiş: 19 dakikada mesela bahçenin otlarını biçilebilir, saçınızı boyayabilir, börek pişirebilir, reklamlar hariç standart bir komedi dizisi izleyebilir, çocuğunuza masal okuyabilir ya da dünyayı durdurabilir; durmasını beklemeden atlayabilirsiniz. 19 dakikada en büyük intikamı alabilirsiniz..
Ben uzununda kısasında değilim; bir müdür Belediye Başkanının konuşmasına neden kronometre tutar ?
Son derece saygısız ve gayrı ciddi bir durum.
Kronometre kafasının psikolojik yorumu nedir ?
Kızıma sordum..
Şimdi dedi..bu kişinin çocukluğuna inmek lazım..
Önce hafiften güldü.
Baba bu işi çocukluğa inmekle de izah edersek eksik kalır , anne karnına inmek lazım deyince beni bi gülmek aldı..
Onu da..
Anne karnına derken ciddiyim dedi ve meseleyi çok köpürtmeden yorumladı.
Ben yorumunu beğendim..
Aferin kızıma..
Müdürü tanımıyor..
Kronometrenin nerede ve ne için tutulduğunu bilmiyor; hatta sormadı bile.
Sadece şeklen gerçekleşmiş bi meselenin kabuğunu soyup zaman tutucu müdürün içinde köpüren psikolojik durumu yorumladı..
Hadi buyurun bakalım muhteremin içinde köpürttüğü durum neymiş ?
Müdür kanımca yorgun, isteksiz ve biz bunları biliyoruz kafası yaşıyor..aynı zamanda sen bişey demedin ama bu kişi emeklilik hayallerine kavuşmuş canımı sıkarsanız giderim bak kafasında gibi geldi bana.
Bu bi tespitti..
Şimdi arkadaşın ahvaline giriş yapalım. İçinde gizlediği isteksizlik ve mental yorgunluk sayın müdüre havlu attırmış görünüyor. Hareketi nasıl bir ortamda yaptığının önemi olmamakla birlikte kişi, konuşmacıya ve konuya ilgi duymamışsa merakını başka şeylere yönlendirebilir.
Biraz daha derine inersek bu tür davranış sergileyen yetişkinlerin anne karnında dinleme yetisini yeterince kazanamamış olduğunu görüyoruz.. O nedenledir ki; zaman zaman odaklanma zorluğu yaşarlar, keza anne karnında iken tartışmalı bir ortamda gelişen bebeklerin bu türden davranış sergileme ihtimallerine rastlanabiliyor. Ayrıca pek çok kişi, konuşmadan çok konuşmacının kim olduğuna ve ona duyduğu ilgiye bakar..
Bir detay daha vereyim; eğer kronometre tutmuşsa muhtemelen kayıt da almıştır..eh kayıt aldıysa akla başka bir soru gelir..
Kimin için..?
Benim yorumumu merak ediyorsan ki; etmelisin..
Belediye Başkanı kurum müdürleriyle bi toplantı yapmak istemiş ve yapmış. Nezaket dinlemeyi, ilgi duymayı ve hatta not almayı gerektirir. Dahası, alanıyla ilgili başkanın her türlü sorusuna yanıt verebilecek hazırlığının da olması zorunluluktur. Bu gerçeklikten hareketle anlıyoruz ki; müdür başkanı sevmiyor ve bu durum kendisini ciddiyetten uzaklaştırıyor..
Peki kayıt da yapmış mıdır. Onu bilmiyoruz, öyle bir bilgi almadım ama kayıt yaptıysa bu kaydı bir yerlere veya birilerine taşıyacaktır. Yoksa niye kayıt yapsın, yatmadan önce dinleyecek değil ya..
Ninni mi bu ?
Kaldı ki kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama müşterek çalışma gerekliliği ortaya zorunluluk çıkarıyor ki; bundan ne başkan ne müdür kaçamaz..
Meraklısına:
Başkan istediği her an kaçar. Köyün ağası o çünkü. Müdürle ilgili birkaç derin bilgiye daha sahibim ama şimdilik onu gözardı ediyorum. Zamanı gelince temas edeceğiz ve gereklilik halinde ütü yapacağız..
Velhasıl, Çanakkale Belediyesinin gözü kulağı Belediye Başkanı kimi yiyecek sorusunun yanıtına kilitlenmiş durumda..
Benim kulağıma gelen haberlere göre hemen öyle şak diye bu günden yarına değişiklik olmayacak. Önce izlenecek, sonra değişimine bakılacakmış..
Bu konuda diyeceğim şudur..
Bir konuyu sündürmek, karşı tarafı umut vermenin yanı sıra kanıksama yaratır. Yapmak istediğin şeyi kafanda büyütmeden basitleştirip bir karar vereceksin ve uygulayacaksın. Amirin bu şekildeki davranışı kurumlarda disiplin ile zenginlik yaratır..
Meselenin havada kalması fikir yoksulluğu yaratır diyeceğim ama CHP’nin ilişki durumu karışıkmış. Vallahi ben sokağın yalancısıyım; kulisler gerildikçe sağdan soldan patlak veriyormuş.
Meraklısına:
Serengeti düzlüklerinin aslan kralı Başkan Muharrem Erkek. Ormanlar Kralının canı kimi isterse onu yer. Kaçabilen kaçacak, kaçamayan krala yem olacak. Doğanın dengesi bu. Yaşanacak olan illa yaşanacak ama çalılıklar arasında ama düzlüklerde..