Dikkat ediyorum; 31 Mart’ın üzerinden 24 gün geçmiş hala seçilmiş Belediye Başkanlarının tamamı Ahmet geldi, hoş geldi.
Remzi niye gelmedi..
Mehmet’i ziyaret ettim, Firdevsi kabul ettim.
Ziyanın dükkanında çay içtik, dedikodu yaptık..
Hop Valiyi ziyaret ettim; o da beni ziyaret etti..
Sokakta yürüdüm, az kalsın can dostların bombasına basacaktım kıl payı yırttım..
Yolda Nermin’i gördüm şöyle bi sarıldım..özlemişiz.
24 gündür Belediyelerde hoş geldin beş gittin durumu mütemadiyen sürüp gidiyor..
Boy boy fotoğraflar sosyal medya hesaplarından şeyttiriliyor..
Maşallah diyeyim de bi anlamı olsun.
Ne güzel Belediye Başkanımız falanca yerde, Belediye Başkanımız az önce tuvalete gitti, hacetini giderdi. Belediye Başkanımız dün gece evinde hapşırdı; hep birlikte çok yaşa dedik..
Yahu bu işin de bi dozu olur, kararı olur..
Çiçeği burnunda Gelibolu Belediye Başkanı Dr. Ali Kamil Soyuak’a bir parantez açayım:
Kendisi Evreşe’de güzel işler yaptı. Her zaman insanların takdirle andığı bir isim oldu, olacaktır da. Şimdi Gelibolu Belediye Başkanı. Kutluyorum; çalışkan ve üretken bir Belediye başkanı olacağına inanıyorum; iktidarın da gücüyle Gelibolu’da fark yaratacaktır.
Kendisiyle ilgili bir yazı kaleme alacağım; çok iyi yaptığı işler var ammaaa Auidi marka makam aracının sarı sitelerde boy boy dalga geçen bir yazı diliyle doktordan satılık ilanı vermesi yakışmadı. Üretken ve kendine güvenen bir Belediye Başkanının buna tenezzül etmesine hiç gerek yoktu. Ciddiyetine ve zekasına yakışmadı. Zeki, çalışkan ve icracı insanların bu türden tuzaklara düşmesi siyasi istikbaline ve insanı değerlerine zarar verir..
Yapalım, edelim, vuralım, kıralım diyenler işler kötüye gittiğinde yanında değil karşında durur..gaza gelmeyeceksin..
Dalga geçilen eski başkan Münir Mustafa Özacar tıpkı sizin gibi halk tarafından 3 dönem Gelibolu Belediye Başkanlığı koltuğunda görev yaptı. İyidir - kötüdür; severiz - sevmeyiz, çalışmıştır – yatmıştır orası ayrı ama 15 yıl Belediye Başkanlığı yapmış bir isim ile dalga geçmek ancak Melih Gökçek kafasıdtır..
Bu hareketlere gerek yok..
Belediyenin bilmem ne kadar borcu varken lüks makam aracına bindi diye üzerinde tepinirsin, adam kayırdı dersin ama 68 yaşında bir siyaset insanıyla dalga geçmek hiç şık değil; yakışmadı başkan..
Bir sözüm de Birkaç gün Başkanlık makamına vekalet eden Bülent Şarlan’a..
Vallahi ne yalan söyleyeyim, Bülent beyin ziyaretlerini, kapı açmalarını, nikah kıymalarını, oraya buraya koşturması benim başımı döndürdü. Şak orada şak burada.
Maşallah Çanakkale Belediyesinin resmi sosyal medya hesabı başkan hapşırsa çok yaşa ağam diye paylaşım yapacak. Hele bi durun, yapmayın böyle. Antipatik oluyor; el alem birbirini dürtüp gördün mü diye bıyık altı yapıyor..
Her şey dozunda olsun ki; kimse körlük yaşamasın..
Adamı şeyttiler ya diye kahve köşelerinde dedikodu yapmasın.
Dozunda canım benim dozunda..
Ben iki örnek verdim. Neredeyse bu durum bütün Belediye Başkanları için geçerli. Siz hizmetinizle, üretkenliğinizle ön plana çıkın. Her an sosyal medyadan siyasetçilik oynarsanız, vatandaşta körlük yaratırsınız. Görünmesini istediğiniz şeyler de görünmez olur..
Hatırı sayılır işlerle gündem olmak emin olun sizi daha değerli kılacaktır.
Hadi bir miktar bilimsellik de katalım yazımıza.
Siyaset insanı farkında değil ama dijital siyaset diyaloğa kapalı ve tek yönlü bi durum yaratıyor. Mesela dijital siyaset -sosyal medya üzerinden kondurulma ve yaptık oldu- kamusal tartışmalara alan açmıyor. Günümüz siyasetçileri için bu durum her ne kadar umurunda olmasa da dijital siyaset kısa, orta ve uzun vadede toplumsal kriz ve ekonomi temelli sorunlar yaratabilir..
Dijital siyaset, insanlar üzerinde olumsuz etkilerin yanı sıra içtenliğin ve ciddiyetin kaybolmasına; sıradanlaşmanın getirdiği yozlaşma üretilen, sunulan ve geliştirilen değerlerin hızla unutulmasına neden olabilir..
Anlık akıyor ve kayboluyor..
Dijital siyasetin kolaylaştırdığı etkinlik, hareket algısı pek çok yanılgıyı da beraberinde getiriyor. Sıra Savmak olarak tanımlanabilecek dijital siyaset körlüğü güçlendiriyor; antipati ve samimiyetsizlik yaratıyor..
Tıpkı yemek için değil çekmek için kurulan masa gibi..
Oysa vatandaş senin özünü biliyor; ne yapmak istediğini ağzının büzüşünden Ömer diyeceğini ohooo şak diye anlıyor. Sen vatandaşını yaptım oldu kafasıyla yorarsan, vatandaş da gün gelir seni yorar..
Paylaşılan, anlatılan ve gösterilen hiçbir şeyin gerçek olmadığını artık hepimiz biliyoruz. O halde bizi ancak hakikatler ve dokunduklarımız gerçekçi olarak anlatabilir. Mümkün olduğu kadar dijital siyaseti dokunan siyaset ile desteklemek olası krizlerin etkilerini azaltabilir..
Bi tavsiye..